Günümüzde insanın tüketmeye ihtiyaç duyduğu ürünlerin arasında değişkenlik vardır.
New York’tan dünyaya sunulan kültür, sahte ihtiyaçlar üretti. Batı’nın özgürlük ve “Refah Toplum” sloganıyla yaptığı çağrı, modern insanın arzularının ve isteklerinin, kutsalın önüne geçmesini sağladı. İnsanı zihnî ve fiîlî fakirleştirdi.
Bu fakirleşmenin bize işaretlediği nokta: insanın nesneleri metalaştırma sürecine girdiği, çılgınca tüketmekle sömürülerek tükendiği gerçeği. Özgür olduğunu düşündüğü aslında git gide tutsaklaştığı, sıradanlaşarak çağın ağlarına takıldığı düzlemidir.
Günümüzde insan, üretilen sahte ihtiyaçların peşinden süratle koşarak sıradanlaştı, tektipleşti bir bakıma.
Tüketim ve üretim bağlarındaki uzaklık nedeninden kaynaklan kopuş, bu sefer eş zamanlı tahammülsüzlüğün insana yaklaşmasına sebebiyet verdi. Tek taraflılık nesneyi hakikatin yerine yerleştirdi. İnsan, duygusunu ve duyargasını yitirdi. Cisim ruhaniyete ağır bastı.
İnsanlar, dünyanın karmaşasından kurtulmak için medyatik araçlara daldı ve alışveriş merkezlerinde saatlerini harcayarak mutluluğun alınıp satılan bir “şey” olduğunu özümsemeye başladı.
Bu durum ise, tüketim toplumu oluşturmak ve sıradanlaşarak insanları kontrol etmenin bir popülist yolu oldu...
Comments