top of page
Yazarın fotoğrafıMehmet Emin Kaplan

KAPİTALİST ÇARK KÜLTÜRÜ KARŞISINDA İSLÂMÎ TEFEKKÜR

İnsanlar, kapitalizmin çarkları içinde, kapitalizmin idealinde dönmektedir. Niçin böyledir? Çarkı döndüren kimlerdir? Bu çarkı döndüren milletlerin derdi nedir? Kapitalizmin “Kitle insanını” var kılmasını ve araç olarak kullanmasının mühim sebebi ne olabilir?


1850’lerde ve 1901’lerden günümüze süre giden kapitalizm gerçeği ve ideolojisi dünyada milletlerin idrak seviyelerini aynılaştırmakta, sahte tüketim ihtiyacıyla refaha düşkün bireyleri havas’dan, avama dönüştürürken; dalga halinde yayılarak eskiden öz millet ile kültür irfanı sahibi ve süreklilikle üretim halinde olan halkları da refahı tercih eden, tefekküre ihtiyaç duymayan milletler haline getirdi. Kapitalizm; insanları medyatik terör ve benzeri diğer medya organları ile yoğun tahakküm altında bırakırken gösterişiyle öz güveni sarsıp onurlu hayatı, yanında hayatiyet ruhunu kaybettirmesinin en büyük sebebi artık değişti. Rus çarkının kapitalizmi kullanması “toplumsal sıkışmadan” sonra çözümü siyasi ideallerde bulduktan sonra halkı kapitalizm ile tüketip, sersemleterek siyasette ve ciddi işlerde halkı öne atmasından sonra şimdilerde büyük dikkatle Türklerin İslami Tefekkürünü çürütmek için kullanılıyor. İslami tefekkürü silikon vadisinden yaydığı popüler kültür ile engellemeye çalışan Amerika, aynı zamanda İngiltere ve Almanya da bu idealleri taşıyor kuşkusuz! Çağımızda Tanzimat ile gelen postmodern popülizmi hem de popüler kültürü ve siyasi ayağı olan küreselleşmeyi halkımızda ve diğer halklarda aktüel kılınması, milleti ve öz tefekkür ruhunu çürüteceğini bilmektedirler. Yaşanan zamanda Müslümanlar için ve Müslümanları İslami tefekküre döndürmek istemeyen milletler için mühim olan şey “Zamanın ruhu” olmanın İslami tefekküre dönmek ile gerçekleşebileceğidir. Yazımın başında sorduğum "Kapitalizm çarkını döndüren milletlerin derdi nedir?" sorusunun cevabı İslami tefekkürü engellemekten başka bir şey değildir. Fark etmeliyiz ki bir milletin varlığı tefekkürüdür. Bu varlığın teminatı ise irfanıdır: Anadolu irfanı... Salvador de Madariaga, Avrupa’nın portresi kitabında (1) “Araplar, İranlılar, Mısırlılar ve hatta İspanyollar İslami tefekküre dönebilirler. Ama Türkler asla!" cümlesini kurar...


Türkiye Batı’dan gelen ideolojiler karşısında, öz tefekkürüne karşı ruh etkisini aşılamaya çalışmakta lakin bu etki zayıf. Gündelik siyaset, popüler, sahte ve değişken gündemler, halkı uyutmaya ve hipnoz bir kişiyi imal ederken milletin irfâni derinliğini ve asıl meselelere kulak vermek, beraberinde bu meselelerin bir ses haline getirebilindiğini söylemek hayalden ötede değil... Diğer bir yandan düşüncemizin ciddiyeti düşürülmekte ve bu ideolojiler sayesinde özü oynanmakta. İslami Tefekküre karşı içimizde rol alan “aydınlar” düşüncemize, özümüze ve kültürümüze yabancılaşması ile ciddiyeti düşürmeye katkı sağlayanların içindedir. Ülkemiz günümüz modern darbelere ve ideolojilere karşı kültürel mücadele yaşadığımız zamanda kuşkusuz elzemdir. Yine Avrupa’nın Portresi’nde yukarıda kurduğumuz cümlenin yanında Madariaga’nın dediği bir şey vardır. Türklerin ilke ve ilhamlarının Paris ve Avrupa’dan geldiği sürece Avrupalı kalabileceklerini buna hak kazanacaklarını söyler. Bizlerin içimizde ve poetika da politika da, eğitimde, edebiyatta, fikirde diğer alanlarda medeniyet okuması ile içsel bir yapılandırma gerçekleştirmemiz Batı’nın milletlere yürüttüğü dışarıdan kültürel savaşa karşı halkta yeni bir ruhu, yeni bir bilinci yeni bir idrakı ve millet içinde geçmişteki ruhu bu güne taşıyarak yenileyecektir. Batı’nın Türkiye’ye karşı yürüttüğü “savaşlar” ideolojiler Türkiye’nin bir beklenen konumunda olduğu içindir... Batı’nın ve aydınları’nın İslami Tefekkür korkusu Türkiye’nin tarihsel kaderinde saklıdır...



Kaynakça:

Salvador de Madariaga, Avrupa’nın Portresi, İstanbul 1966, s.179


182 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

OLUŞSAL ESTETİKTE TIKANIKLIK-1

Nitelikli olmak niyetiyle oluşturulan bir yapının, ruhiyeti damarlarında bulundurmaması devamsallığı açısından bizlere somut bir boşluğu...

Comments


Yazı: Blog2_Post
bottom of page