top of page
Yazarın fotoğrafıMehmet Emin Kaplan

OLUŞSAL ESTETİKTE TIKANIKLIK-1

Nitelikli olmak niyetiyle oluşturulan bir yapının, ruhiyeti damarlarında bulundurmaması devamsallığı açısından bizlere somut bir boşluğu oluşturur. Yeniçağın uzun zamandan beri meydana getirmedeki sorunu statiksel, derinliğe yol vermemesi ve devamında tahayyüle özenti çevreler ile bir estetik kazandırılamaması veyahut bu estetiğin etkili kalmaması…

Özlü keyfiyet yapay kemiyetten daha kıymetlidir. Şüphesiz ruh nitelikli olanı beraberinde taşır. Zamanımızda şehir mimarisinde ne yazık ki estetiğin uzaklığı, insanı sadece yansıması ile karşı karşıya bıraktı. Devamında muhtevada yapısal benzerliklerin, modern Batı kültürü ile metropollerin inanç ve ahlâkı hiçe sayan binalar inşâ etmesi şehrin Değer Çarpılışı içerisinde kalmasına yol açtı. Garabet neredeyse zarafet olarak önümüze getirildi.

Mimarlarda içe (öze) giriş değil dışa koşuş, şehrin insanında ise birebir kayboluş bununla birlikte ortada eserler değil esir kalışlar ile yok oluşlar var. Oysa ki şehir; kardeşliği, samimiyeti merkez kılarken, modern kent bunların tam tersini insanları ayırmayı, evde tıkışan, insan kitlelerini aramaktadır. Şehir akaidin indiği yer, diriliş narasının mekânı, modern kent; ışıltılı frenk’in mizacıdır. Şehir sadelik samimiyetle göze hitap eder, modern kent maddiyata niteliksiz büyümeyi benimser…

Son değinmek istediğim husus İslam'da uygulanan sanat, insanın ibadetidir. Humanist düşünceye göre ise ortaya konulan eşyada sanatçı yaratıcıdır.

Üstad Sezai Karakoç’un şu sözüyle yazımı bitirmek istiyorum…


“Meşhur İslam mimarisinin aydınlığı, ulviliği, ahenk çizgileri, şehadet parmağını sembolleştiren minareler, nerede bugünkü mimari nerede?”



129 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazı: Blog2_Post
bottom of page