Kapatıp gözlerimi; sana geldim, diyorum.
Avlunda yere yığılmış, sırtını sana yaslamış, başını omzuna dayar gibi...
Taşlar konuşur diyorum ben, dinlemiyorlar.
Taşlar konuşur üstadım, konuşur.
Hele o taşlar Mescid-i Aksa'nın taşlarıysa sana neler anlatır neler...
Sen hicran dersin sana Hacer'in hicranından bahseder, utanırsın.
Firak dersin, Ya'kub'un güzeller güzeli Yusuf'undan firakını anlatır, yutkunamazsın...
Nelere şahid olmuştur o taşlar öyle.
Sen iftiralara uğradım dersin, sana Meryem'den bahseder, Meryem'in uğradığı iftiralardan, sen başını kaldıramazsın.
Mescid-i Aksa'm tam zamanı değil mi, artık bu hasret yeter.
Ben ıhlamurlar çiçek açtığı zaman geleceğim demiyorum, ben geleyim diyorum ve hiç gitmeyeyim bir daha, avlunda uçuşan bir kuş olayım istiyorum...
Ben seni çok özledim diyorum: niye dağlar çekilmiyor aradan, yollar taşıyıp da getirmiyor beni? Niye duymuyorsun sesimi?
Vuslatın o yerde namı yok mu?
Elinize sağlık. Çok güzeldi. Devamını bekleriz. Selam ve Dua ile