top of page
Yusuf Arbağ

İKİNDİ SONRALARI

İkindi sonralarının müsterih kılmasına

gönle inşirah vermesine katılır mısınız?

Zannımca ikindi sonralarında esrarengiz bir büyü vardır.

Bu büyü bu vaktin neredesindedir diye düşünür dururdum ve fark ettim ki bu vaktin güzelliği düşündürmesindeymiş.

Evet bu vakit benim tefekkür saatimidir âdeta.

Peki neden? Kendimce bir cevap:

Bir günü düşünelim... Gün, insan ömrünün özeti ve prototipi gibidir. Gün, insanı; acılarını, sevinçlerini, keder ve ayrılıklarını ve daha nice insana has hasletleri aşikar kılar.

Gün doğar: tıpkı bir bebeğin anne rahminden doğuşu gibi. İlkin gökte bir kızıllık çarpar gözümüze; tedirgin görünür bize, anlarız günün doğuşu sancılı olacaktır tıpkı annenin doğumda çektiği sancılar gibi. Az az şafak sökmeye başlar bu hâl bizi de tedirgin eder; ya gün ağarmazsa... İçimizde bir kuruntu; aynı bebeğin doğup doğmayacağına dair hislerimiz gibi.


Ve gün doğmuştur âdem hayattadır. Tüm endişelere ve sancılara, acılara, kuşkulara rağmen gün yüzüne çıkmayı seçmiştir. Güneş tamı tamına görünür bu vakitte bize ve bebek büsbütün annesinin koynundadır. İlk soluklarını alan bebek kuşluk vaktine varır. Kuşluk vakti aynı insanın çocukluk çağı gibi günün en verimli ve bereketli vaktidir. İbrahim nebi bu vakitte güneşi mabud seçer bu vakitte ashap varar cenke ve bu vakitte insan dener damar üstünde emeklemeyi. Hasılı günün bu vaktinde edindiği deneyimi insanoğlu ömrü boyunca tekrar eder durur...

Ve belki de bu yüzden insan çocukluğunda yaşadığı mahrumiyeti hayatının tümünde hisseder.

Artık vakitlerden öğledir. Güneş dik vurur. Hacer annemiz bu saatlerde say eder kendinden geçmiş vaziyette. İsmail'in çabuk erginleşmesi bu demde yaşadıklarındandır. Aynı gencin buluğa erdiği dönem gibi epey kasvetli bir vakittir öğle vakti. Güneş dik vurur ve bu yüzden başa geçer ergenlik sarhoşluğu. Utançları, gururlarıyla bir şekilde atlatılır bu vakit. Güneş açısı genişler...

Öğleden sonra, ikindiye varıncaya dek erişkin olmuş ve yetişkin birey sorumluluklar yüklenmeye başlar. Çünkü mesuliyetlerin kendini var ettiğini düşünür. Bu mesuliyetler kendisini tecrübe sahibi kılar ve bu tecrübelerle hayatını idame eder.

Öğlenleyin güneş dik fakat günün en sıcak saati bu yetişkinlik dönemine rastlar. Bu sıcaklar insanın hayatında aldığı en önemli kararların tezahürüdür.

Haliyle bu dönemde bazı kararlar can alırken bazıları can verir. Resulullah'ın nur dağına çıkması; hiraya sığınması ve vahye hazır hâle gelmesi bu vakitlere denk gelir.

Güneş açısı fazlasıyla açılmış vakit ikindidir:

Vahiy iner... Küfür daha fazla can alırken güneş daha az yakar... zannımca bu vakit insanın kırklı yaşlarına tekabül eder. Resulullah'ın müjdelendiği yaşlardır. İnsanoğlu azar azar yaşlandığının farkına varır. Zamanı daha iyi hisseder insan bu dönemde. Şakakların akları ve anaların duaları en iyi bu vakitte anlaşılır. Ve bu vakitte vahyin kalbe tesiri ölçütünde hayatın anlamlandığı aşikar olur.

Ve âsûde zaman dilimine geliriz:

İkindi sonrası akşama doğru. Tıpkı menziline ulaşmaya yakın bir su akıntısı; son durağına yaklaşan doğu ekspresi.

Bu vakit insanın yaşlılığına denk düşer. Bu dönemde insan ölüme yaşamdan daha yakındır. Daha çok ölümle doludur. Bir tefekkür hâli hakimdir insanda çünkü hayatın hayat bulacağı âna daha yakındır. İçtenlikle düşünür ölümü.Yahya Kemal'in "Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde" dizesi tam olarak bu vakitte yazılmış gibidir. Nuh'un gemisi bu vakitte karaya varır; gerçek hayatın kıyısına vurur. Bu esnada arzdaki peygamberler yeniden doğuşun nöbetini tutarlarken yerdekiler ölümden sonrasını öncesiyle kıyas etmekle meşguldürler. Sonra insanoğlu anımsar geçmişini anımsar tüm mağlubiyet ve galibiyetlerini. Bu anımsayış kimilerine huzur verirken kimilerine ürperiş...


Kalplerdeki imanı ve içimizdeki düşü tazeleyen şu vakit ne mukaddes bir vakittir.

Bilirim ki beni düşündürdüğü için bu vakte olan muhabbetim. Ve bilirim ki bu vakitte insan gözlerini kapar karanlığa ve doğar mutlak aydınlığa. Selam ederim bu vakitte Allah'ı zikredene ve rahmetler dilerim bu vakitte göçene.


103 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

OK

1 Yorum


Peygamber Efendimiz S.A.V. "El Mü'minü Heyyinül Leyyün." Buyuruyorlar. Mü'min Vakur Mülâyim işleride kolay olur. Buyuruyorlar. Mü' minin ilk vazifesi vakur olması vakarını ve izzetini koruması . Adam karşısında tüm kibriyle gururuyla alçaklığı ile duruyor. Ağzına geleni diyor elinden gelen pisliği yapıyor. Bizim mümin kardeşimiz tevazû gösteriyor. Karşısında bir müslüman onu yapsa ortalığı yıkar her yeri birbirine katar yeri göğü inletir yâ . Neyse ki karşısında bir kâfir bir münâfık var . Canına ot tıkayacak ya tevâzulu hem de ne tevâzû yerleri öpecek . Bir kelime etmeye korkuyor. Sorun kimsede değil açın kulaklarınızı beni iyi dinleyin sorun bizde. Kimse kimseyi kandırmasın otuz senedir taş atana Gül 🌹 atıyoruz. Size yumruk vursalar yüzünüze şamar vursalar öbür yüzünüzü dönmeli değilmiydiniz .

Beğen
Yazı: Blog2_Post
bottom of page