"Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, bundan yıllar yıllar önce, özüne ve sözün bağlı; dünyaya adaletini dağıtan, mazluma sahip çıkıp zalime düşman kesilen; Gözü Hak'tan gayrısını görmeyen, ilmin kemâl noktasına eren, tarihin en yüce bilim insanlarını, ilim adamlarını yetiştiren bir toplum varmış..
Bu milletin yaşadığı diyara birgün uzak memleketlerden bir zât gelmiş. Gün boyu şehrin en kalabalık yerine oturur,
"Ne komik giysileriniz var sizin"
"Ne o başınızdaki şeyler, daha itici bir şey bulamadınız mı?"
diye diye etrafındakiler ile dalgasını geçermiş. Bir müddet kimse umursamamış bu adamı, deli muamelesi yapmışlar bu zâta. Bir süre sonra düşünmeye başlamış insanlar, kendilerini sorgulamaya başlamışlar. Aynaların karşısına geçip kıyafetlerine bakmaya başlamışlar, "Gerçekten saçma mı giyiniyoruz?" diye diye nefret etmeye başlamışlar kendi giysilerinden. Bu nefret zamanla fiile dönüşmüş. Birisi başındaki şapkayı çıkarmış önce, diğeri çarıklarını değiştirmiş. Kimisi ise kaftan giymekten vazgeçmeye başlamış. Zamanla herkes şehrin ortasındaki adamın etrafına toplanmaya başlayıp, püskülü nasıl, başına ne takmış diye diye kendilerini o adamın bire bir kopyası yapmak için uğraşır hâle gelmişler. Bu şehrin ortasına oturup kahkaha atan adamlardan her şehirde peyda olmaya başlamış. Kimse anlamamış neler olduğunu, fakat her bir kimse bu adama hayranmış artık, ona benzemek için birbirleri ile yarışır dururlarmış adeta.. Yıllar yılları kovalamış, fakat kimse farkına varmamış olanların, kimse sormamış kim bu adam diye
Şehrin ortasındaki bu adamlar bir müddet gülmeden durmuşlar, yalnızca oturmuşlar... Bir kaç ayın ardından yeniden kahkahalar atmaya başlamış adamlar
"Ne komik gelenekleriniz var sizin?"
"Bir de camiye mi gidiyorsunuz günde beş defa?"
"Ne diye her vakit camilerinizden şarkı çalıyorsunuz?"
Diye diye yine düşündürmeye başlamışlar insanları,
"Gerçekten saçma mı acaba yaptıklarımız"
diye düşünürken insanlar zaman içinde kıyafetlerini değiştirdikleri gibi, zihinlerini de değiştirmişler. İşte şimdi daha çok benzemişler bu adamlara. Ve bundan gurur duyar olmuşlar..
Artık adam neleri ile dalga geçerse ondan vazgeçiyor ve O'nun istediğini örnek alıyorlarmış kendilerine.. Bir dediğini iki etmiyor, yapma dediğini yapmıyor, yap dediklerinden bir an geri durmuyorlarmış. Aradan geçen uzun yılların ardından adam onlardan biri olmuş artık, ya da insanlar o adamdan biri.. Artık ne Dünya'ya adalet dağıtacak bir hâli kalmış bu toplumun; ne zalime karşı çıkacak gücü, ne de bir ilim adamı yetiştirebilecek bilgisi.. Kimse farketmemiş sömürüldüklerini, hem de kendilerine idol olarak aldıkları o adamın; her geçen gün güçlerini azalttığını, bilgiden yoksun ve cahil bıraktığını...
Bir kimse de çıkıp kovmamış o adamı, belki de kovamamış. Artık o adam "o adam" değilmiş çünkü. O adam o 'yüce' diyarların görünmeyen diktatörü imiş.. Ülkedeki popülerliği, hangi şarkının dinleneceğini, gençlerin ne giyip ne içeceğini o seçer olmuş..."
Kim bu adam? bizden biri olmadığı kesin.
Genç Kardeşim, kalemine yüreğine sağlık. Siz bu medeniyetin umudusunuz. Varolun!