İşte bir meydan okuma, Anadolu yaylalarının hakikat dolu öz evlatlarından Olimpos dağının çocuklarına. Bir haykırış, bir çağrı; bir başlangıç. İstikamete büyük bir adım!
Kur'an-ı Kerim'in seslenişi yine titretiyor gönülleri. Yeni bir destanın, nesillerin kayboluşuna isyanın ateşini harlıyor. Kendi putlarına tapanların, Rabbi'ne secde edenlerin serzenişi altında ezileceğini ve mağlup edileceğini o yanan meşalenin ışığında görüyor "inanmışlar topluluğu"
Adımları dâhi konuşuyor onların.
"Kurtuluş"
"Kurtuluş" adımları bunlar diye haykırıyor toprak.
Ve köklerin erleri, göklerin açıklığına kavuşuyor. Semânın mavisi içinde süzülüyor diriliş erinin istikamet ile hürriyeti hatırlatan uçurtmaları.
Hürriyet...
Güneşin sarısı bir Kubbet-üs Sahra rengine bürünüyor ve ilişiyor gönüllere: Kudüs'ün Hürriyeti
Göklerin mavisi bir Türkistan sancağına dönüşüyor ve haykırıyor gönüllere: Türkistan'ın Hürriyeti
Ormanların yeşili bir Mescid-i Nebevi kubbesini çağrıştırıyor ve Peygamber (s.a.v)'in çağrısını hatırlatıyor.
İslâm'ın Hürriyeti!
Ve hürriyet uçurtmalarını gökte tutan rüzgar bir dirilişi anlatıyor.
İnanmışların Dirilişi!
İslâm'ın derdini vucûd olup anlatmış bir Sakarya!
Göğü, güneşi, ağacı ve rüzgarı.
Sakarya'nın dağlarında, kulaklarda çınlıyor: İslâm'ın can çekişen çığlığı.
*
Necip Fazıl'ın
"Sakarya, saf çocuğu masum Anadolu'nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun."
dediği yerde Sakarya'nın divaneliğine dost olmaya gelindi.
Yol açmaya ve yeni yollar aşmaya bir kez daha söz verildi. Tek divane Sakarya'idi. Allah yolunda Sakarya'ya bin dost geldi.
Bugün,
Sakarya'nın davasına omuz verildi.
İlk metaforları peygamber efendimiz sav müslümanları bir binanın tuğlalarına başka bir hadiste bir vücudun azalarına ...
Râbb'îmiz Teâlâ 7 başlı buğday başağına benzetiyor. Somutlaştırıyor...
Eyvallah gönülleri titreten bir Yazı...