top of page
Yazarın fotoğrafıAhmet Arif Kutlu

DİRİLİŞ MAĞARASI

Sessiz ve umutsuz adımlarla tırmanıyordum dağı. Şehirden kaçmak birileri için her ne kadar imkansızlığı temsil etse de başarmıştım ben. Evet, kaçabilmiştim o açık hapishaneden. Elleri ve zihinleri kelepçe ile bağlı o insan topluluğunun bir ferdi olmayı reddedişimdi kurtuluş yoluna beni revan eden. Ve ellerime bağlı kelepçeler... Beni umutsuzluğa sürükleyen o kelepçeler değildi gerçi. Prangaya vurulmalarına rağmen o prangayı kimsenin görmeyişi ve hayatlarının bir parçasıymışçasına körleşmeleriydi. Bunu dert etmeyişleriydi...


Dağın ortasında biçare hâlde yürürken o kelepçeler benim de bedenimden bir parça olmuştu artık. Şehirdekiler, belki de çoktan düşmüşlerdi peşime; kim bilir? Rüzgarın yorgun şarkısı ağaçları dans ettiriyor, hafifçe okşuyordu tenimi. Bir çocuğun dağınık saçlarını okşar gibi, üzülme diyordu.


Peki şimdi ne yapacaktım? Tek derdim özgürlüğe ermekti bu vakte kadar. Şimdi özgürdüm. Fakat ne yön biliyordum ne de yol. "Tüm mesele özgürlüğe ermek değilmiş o hâlde, öyle mi?" diye geçirdim içimden. Ya da henüz tam manasıyla özgürlüğü tatmamıştım, hürriyet yolunda bir yolcuydum sadece. Yolunu arayan yolcu... Bir kez daha baktım ellerime bağlı kelepçeye. Son bir gücümle bir kez daha çektirdim iki yana parçalamak için. Fakat ne çare... Hava git gide kararıyor ve bu beni daha da umutsuzluğa sevk ediyordu. Şimdi de bir sis çökmüştü. Uzun uzun ağlamak geldi içimden. Bu muydu yani hürriyet, bu muydu özgürlük? Tek bir başıma kalmıştım şu koca dağda...


Bir vakit sonra hiddetle kalktım yerimden. Madem kurtulmuştum o insanlardan, o şehirden... O hâlde yürüyecektim bu yolu. Kendim için değilse bile o hapishaneden kurtulamayanlar için! Yürüdüm, yürüdüm... Belki bir kulübe, belki bir insan, belki de bir iz bulmak adına. Adımlarımın arasında bir kez daha gözlerimi gökyüzüne çevirdim. Yıldızlar bir bir selam veriyordu, "Haydi yürü!" dercesine. Ayağıma takılan bir şey ile durdum. Yere eğildim. Bir kelepçeydi bu. Parçalanmış bir kelepçe. Kurtuluşu gökte ararken kökte mi bulmuştum yoksa? Yanında bir kelepçe daha duruyordu. Ötesinde bir tane daha. Yol boyunca gidiyordu... Hepsi paramparça edilmişti. Kalbimin atışları her adımda kuvvetlenmekteydi. Yol boyunca takip ettim kelepçeleri. Demek ki birileri daha geçmişti bu yoldan! Benim gibi o açık hapishaneden kaçan ve bu prangaları kırmanın bir yolunu bulan... Kimdi bu insanlar, kimdi bu hürriyet aşıkları? O hapishaneden kaçanlar ve sessizce isyan edenler, kimlerdi?Umutsuzluğum yerini dopdolu bir umuda bırakmıştı şimdi. Adımlarımdaki inanç toprağı titretiyordu.


Uzun uzun yürüdüm. Topraktan yolu kaplayan bir kapıya çıktı istikametim. Rüzgar beni içeri sokmak için olanca gücüyle esiyor, baykuşlar sanki hürriyet şarkıları söylüyordu... Girdim içeri. Uzakta bir bina göründü gözüme. Karanlığın ortasında bir ışık saçıyordu. Koşa koşa girdim kapısından. İnsanlar gördüm, gerçek insanlar... Büyük bir topluluk. Aralarına karıştım. Hepsinin ayrı ayrı kurtuluş hikayesi vardı o hapishaneden. Geçen saatleri artık hesap etmiyordum...


Bir kez daha baktım ellerime, esaretin kelepçeleri hâla duruyordu ellerimde. Hemen büyük bir heyecanla sordum birine; nasıl söktünüz bunları, benimkini de sökün, diye. "Şimdi inanıyor musun kurtuluşa?" dedi. "Ben zaten hep inanıyordum, yoksa ne diye yürürdüm bunca yolu?" deyince durdu ve baktı uzun uzun. "Sen kurtuluşa değil, kendi özgürlüğüne inanmıştın. Özgürlüğüne inanlar yalnız kendini kurtarabilir. Fakat kurtuluşa inanmışlar tüm insanlığı kurtarmaya muktedirdir. Şimdi inanıyor musun kurtuluşa?"


Durdum ve etrafıma baktım. O insanlara... Hepsinin kalpleri hürriyet ile çarpıyordu. Hepsi kurtuluşa en derinden inanıyordu. İnanıyorlardı ve insanlığı kurtarmaya hazırlanıyorlardı bu Diriliş Mağarasında. Hira'dan doğan ve tüm insanlığa çağrısını yapan bu davayı kendine bir emanet bilmişti Diriliş Mağarasının insanları. Hepsinin hikayesi farklıydı fakat hakikatin yolu birdi. Hakikatin yolu birleştirmişti yollarını... Ellerimdeki kelepçeye bir kez daha baktım. Tüm gücümle çektim iki yana. Paramparça oldu ve dağıldı yere. Şimdi özgürlüğe kavuşmuştum fakat asıl dava yeni başlıyordu benim için. Kurtuluş davası.


Artık ben de inanıyorum kurtuluşa!



239 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

1 comentario


Hocam bütün yazılarınız arasında kendime en yakın bulduğum yazı.Allah razı olsun

Me gusta
Yazı: Blog2_Post
bottom of page